NORMAL DOĞUM

Yıllar boyunca doğumun hangi yolla olacağı tartışmaları yapılmaksızın doğumun normal yolu olan vajinal doğum standart doğum şekli olmuştur. Teknoloji ve bilimdeki gelişmelere paralel değişen insan davranışı birçok konuda olduğu gibi doğum yolunun ne olması gerektiğini de tartışmaya açmıştır. Cerrahi teknik ve malzemelerdeki gelişmelerin yanı sıra anestezi tekniğindeki gelişmeler sezaryen doğumu kolay ve kabul edilebilir, neredeyse her doğum için önerilebilir hale getirdi veya bu anlamda tartışılmasına neden oldu.

 

Bir yandan tibbi bir neden olmaksızın annenin isteği ile sezaryenin etik olup olmadığı  tartışılırken, bir yandan normal ve sezaryen doğumun anne ve bebek üzerine etkileri araştırılmaya devam etti. Bu gün için elde edilen sonuçlar hala vajinal doğumun anne ve bebek için daha az komplikasyona neden olduğu yönündedir ve yapılması gereken bu bilgiyi tarafsız olarak, doğru bir şekilde doğum yapacak anne adayı ile paylaşmaktır.

 

Günümüzde herşeyini belli bir düzen içinde yaşamaya itilen insanlar, doğal seyri ne zaman biteceğini bilmedikleri, birkaç hafta içinde değişebilen bir doğum beklentisini katlanılmaz bulmaktadırlar. Normal doğumun zor olan doğası gereği, insanlar, onlara  hayatlarını planlama imkanı veren sezaryan doğumu tercih eder hale gelmişlerdir. Burada hayatını ve işlerini planlama imkanı bulan anne adayı ve akrabalarının yanı sıra, hekimler de aynı avantaja sahip olmuşlardır. Doğum sadece anne ve yakınları için güç olmamakta, gebeyi izleyen hekim için de tam bilinemeyen doğum zamanı nedeniyle hayatını planlayamadığı gibi daha da zoru her an doğum gibi acil ve sıkıntılı olabilecek bir göreve çağrılmanın aşırı baskısı altında hayatını yaşamak zorunda kalmaktadır.

 

Özetle değişen beklentiler ve hayat şartları, son yıllarda hızlıca gelişen tıbbı malzeme, ilaç ve anestezide gelişmelerle tümü birden başta hekim olmak üzere sezaryen doğuma yönelimi hızlandırmıştır. Sağlıklı kadınlarda elektif (planlı) sezaryen oranları da çok az bir risk artışı olduğu ya da hiç risk taşımadığı gibi bir inanışla gittikçe artmaya başlamıştır.

 

Fakat araştırmalar bunun böyle olmadığını, planlı olarak sezaryane alınan düşük riskli kadınlar ile normal doğum yapan kadınları karşılaştırdıklarında, ortaya çıkan sonuçlar ile göstermişlerdir. Sezaryan grubunda anne cerrahi müdahalenin ve anestezinin kendisine bağlı olarak daha fazla risk altında kalmaktadır ve herhangi bir sorunla karşılaşma riski yaklaşık 3 kat artmış olarak bulunmuştur (% 27.3 vs % 9). Sezaryen grubunda ameliyat esnasında karın içi organ yaralanmaları, kanama, kardiyak arrest, kesi yerinde kanama, kanama veya başka sorunlara bağlı rahimin alınması olasılığı, doğum sonrasında enfeksiyon oranı, anestezi kompikasyonları, venoz tromboemboli, hastanede uzun kalma oranı artmış olarak bulunmuştur. Yanı sıra sezaryen doğumda cerrahi girişimin ve anestezinin riskleri doğumun risklerine eklenmiş olur. Anne ile ilgili olarak karın içi organ yaralanmaları da ek sorunlar doğurabilir. Bunlar sezaryen anı ve hemen sonrasında ortaya çıkacak komplikasyonlardır; ayrıca geçirilmiş sezaryane bağlı uzun dönem veya sonrasında da sorunlar karşımıza çıkabilir. Geçirilmiş sezaryen olgularında eşin önde gelmesi, eşin uterus duvarına anormal olarak yapışması, eşin (doğumdan önce) vaktinden önce tutunduğu yerden ayrılması, uterusun yırtılması ve tüm bunlara bağlı rahimin alınmasının ve yeniden sezaryen ile doğum gerekliliği artar. Bu komplikasyonlar hem anneyi hem de fetusu tehlikeye sokacak şiddette komplikasyonlardır. Yine son araştırmalar sezaryen sonrasında taburcu olduktan sonra da anneye yapılması gereken tıbbi bakımın daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Tüm bunlar planlı sezaryen kararı verirken hastanın ve hekimin dikkate alması gereken durumlar olmalıdır.

 

Kadınların vajinal doğum sonrasında en çok karşılaşmaktan korktukları sorunlar idrar kaçırma, gaz kaçırma ve genital organların fıtıklaşması olarak sayılabilir. Yine fetusu ilgilendiren, eğer doğumda girişim(forseps,vakum ile) gerekli olursa fetusun zarar göreceği korkusudur. Fakat sezaryen doğum fetus için tümüyle emniyetli sayılmaz ve hatta uzun ve kısa dönemde normal vajinal doğum ile karşılaştırıldığında fetus için sezaryen doğumda risk özellikle solunum yolları komplikasyonları ve fetal yaralanmalar açısından artmış durumdadır. Vajinal doğum doğal bir olaydır ve çoğu zaman ek bir girişim gerektirmez. Doğumdan çıkan ve kısa sürede toparlanan anne emzirmeyi de daha erken ve kolay başarır.

 

Gebelik ve doğum gerçekte hem psikolojik hem de fiziksel bir gerçek güç ortaya koyma sürecidir. Bu inanılmaz süreçte kadın oldukça başarılıdır. Gebelik ve doğum sırasında sadece gebeliğe bağlı ortaya çıkabilecek ve tüm çabalara rağmen önlenemeyecek çeşitli sorunlar çıkabilir. Bu sorunları göze alarak bir bebek sahibi olmayı isteyen kadın oldukça uzun gebelik süresine ve doğuma sabırla katlanır. Bunun bir çok kadın tarafından gayet güzel bir şekilde başarıldığı sadece etrafımıza kısa bir an baktığımızda bile görülebilir. Bakın etrafınıza ne kadar çok insan var değil mi? Tüm bu insanlar bir kadının gebeliği ve doğumu ile vardır.

    

Unutulmaması gereken çok önemli bir konu da, doğumun olağanüstü doğasıdır. Hiç bir zaman için insanın bir ağrıyı beklediği düşünülmez. Ne doktor hastası acı çeksin ister ne de buna izin verir, ama düşünün doğum için ne beklenir? Genellikle normal seyrinde giden bir gebelik durumunda, 37 hafta civarında fetusun durumu, plasentanın(eşinin) özellikleri, annenin durumu değerlendirilerek normal doğum için bir öngörüde bulunmaya çalışırız. Ve her şey olumlu görünüyorsa beklemeye başlarız. Neden bekleriz? Bugün için bu kadar gelişmiş teknoloji, cihazlar ve testlere rağmen, doğumunun ne zaman başlayacağı bilinemez, o yüzden normal doğuma karar veren çiftin, ailesinin ve hekimin sabırla beklemesi gereklidir. Ve neyi bekliyoruz, düşünün! Ağrıyı (sancıyı) bekliyoruz aslında. Ve bebeğimizi bekliyoruz bu ağrıya ödül olarak. Ve yine düşünün hangi acının sonunda böyle muhteşem bir ödül alabilirsiniz, ödül gerçekte bir mucize olan bebeğinizdir.

 

Adını ne koyarsanız koyun(ağrı-sancı), bebeğin doğum yoluna yerleşmesi, itilmesi ve dış dünyaya çıkması için gerekli olan rahim kasılmalarını bekliyoruz. Bu kasılmalar çeşitli nedenlerden ötürü kadında ağrı oluşturur ve doğum eyleminin başında aralıkları az ve şiddeti az olan bu kasılmalar gittikçe şiddetlenir ve buna bağlı olarak da hissedilen ağrı artar. Ağrılar kişisel özelliklere bağlı olarak değişse de çoğu kez güçlü bir ağrı şeklinde kadın tarafından hissedilir. Kasılmalar (ağrılar) anne ve bebeğe zarar vermez, sadece fetusu doğum kanalına yerleştirip, doğması için gereklidir.

 

Kırk hafta gibi bir gebelik süresine sabırla katlanan gebenin, bebeğine sağlıklı bir şekilde kavuşması için biraz daha sabıra ve gayrete ihtiyacı vardır; bu da doğum sürecinin kendisidir. Bu zorlu süreçte size her konuda destek olacak bir sağlık ekibi vardır. Ağrıların hafifletilmesi doğumun gidişi hakkında bilgi verilmesi bebeğin doğması için gerekli olan rahim ağzı açıklığına ulaşıldıktan sonra (yaklaşık 10-18 saat) bebeğin annenin itici gücü ile doğum kanalından çıkarılması (yaklaşık 2-3 saat) sırasında yönlendirilmesi gibi süreçte gerekli olan tüm destek size verilecektir.

 

Bilinmesi gereken önemli bir konu da doğumu annenin yaptığı gerçeğidir. Sağlık ekibi mutlaka önemlidir; doğumun seyri, doğal ilerleyip ilerlemediğinin belirlenmesi bu sürede annenin ve bebeğin sağlık durumunun yakından takibi bu ekibin görevidir. Kasılmalar boyunca rahim ağzının açılması, tam açıklıktan sonra bebeğin belli bir noktaya itilmesi (ıkınma) annenin başarması gereken işlerdir. Doktor, bebek doğum kanalında yeterince ilerledikten sonra, kontrollu bir şekilde bebeği doğum yolundan alır. Bu doğum anının iyi kontrolu (bebeğin çıkarılması anı) annenin ve bebeğin sorunsuz bir şekilde doğumu tamamlaması için önemlidir. Bebeğin önde gelen kısmının (çoğu kez bebeğin başı) kontrollu bir şekilde çıkarılması gereksiz doğum yolu yırtıkları, doğum yolu kanamalarını ve fetusun zarar görmesini engelleyecektir. Bazen de yeterince esnek olmayan doğum çıkışından bebeğin doğumunu sağlamak için kesi (epizyotomi) yapılması gerekebilir. Doğumdan sonra plasentanın çıkarılması, rahimin kasıldığının kontrol edilmesi, doğum kanalının kontrol edilmesi, yırtıkların ve/veya  kesiklerin dikilmesi doktor tarafından tamamlanır.

 

Annenin doktorun bilgilendirmesi ve desteği ile tamamladığı kasılma ve ıkınma süreci, bebeğin doğurtulması ve sonrasında yapılan kontroller ile doğum tamamlanır. Bebeği kontrol eden hemşirenin de yardımı ile bebek kontrol edilir, ilk girişimleri yapılır. Özetle doğum anne ile birlikte bir ekip işidir. Başta anne olmak üzere tüm ekip doğumda istekli, sabırlı  ve gayretli olmalıdır.

 

 Normal vajinal yoldan bir doğumun gerçekleştirilmesinin anne ve bebek için daha iyi olduğunu gösteren kanıtlar dikkate alınmalı ve anne sadece ağrıdan sakınmak adına sezaryen doğuma karar vermemelidir. Doğum ağrılarının hastanın tahammül sınırlarının aştığı noktada ağrının hissedilmesine engel olan anestezi tekniklerinin uygulanarak (ağrısız doğum-epidural anestezi) ağrıların rahatlatılması mümkündür.